Bu haftanın konusu, doğan sistemlerin ölmemeleri için gerekli modül: Optimizasyon
Son yıllarda, büyük teknoloji şirketlerinin birbiri ardına duyurduğu işten çıkarmalar, rastlantısal değil: stratejik optimizasyon çağının doğal sonucu.
Google, Amazon, Meta gibi devler; iş gücünü %10–15 oranında küçültürken, bu kararları yalnızca kâr baskısıyla değil, veriye dayalı verimlilik analizleri üzerinden alıyor.
Büyük ölçekli yapılarda, ölmemek için kol kesmek yaklaşımı zaman zaman kaçınılmaz oluyor — ve bu adımlar, kısa vadede hisse fiyatlarında da olumlu yankı buluyor.
Ancak, asıl dikkat çekici olan şu: Bu optimizasyon eğilimi artık yalnızca özel sektörde değil, devlet sistemlerinde de kendini gösteriyor.
ABD’nin 35 trilyon doları aşan kamu borcu, federal harcamalarda %15 tasarruf hedeflerini masaya taşıdı.
DOGE gibi alternatif sistemlerin yeniden popülerlik kazanması ve “optimize edilmiş” ödeme altyapılarının tartışılması bu sürecin bir parçası.
Sovyetler’in 1980’lerdeki plan ekonomisi çöküşü de bize gösterdi ki: aşırı bürokratik sistemler zamanında adapte olamazsa kırılganlaşır.
Bu noktada, yatırım fırsatları da doğuyor:
ABD tahvil piyasasında risk primleri düşüş eğiliminde.
Türkiye’de, potansiyel optimizasyon politikalarının BIST üzerinde pozitif etkisi olabilir.
Özellikle enerji ve teknoloji hisseleri bu ortamda prim yapmaya daha açık.
Verimlilik temelli dönüşüm, şirketlerin kârlılığını ve bilanço kalitesini artırma potansiyeline sahip.
Sonuç: Bu çağda hazırlıklı olan ve yapısal değişimleri zamanında okuyan yatırımcı avantaj sağlar.
Optimizasyon, yalnızca masrafları değil, yatırımların yönünü de yeniden şekillendiriyor.
Pusula Yatırım Ekibi
Leave A Comment